Ad

iklim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iklim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türkiye’nin Columbia İklim Okulu İlhamlı Projesi

BİR MODEL OLARAK COLUMBIA CLIMATE SCHOOL VE TÜRKİYE’DEKİ KARŞILIĞI: İKLİM OKULU

İklim krizi artık yalnızca bilim insanlarının tartıştığı bir konu değil. Hayatın her alanında etkisini hissettiren bu küresel sorun, çözüm için disiplinler üstü, katılımcı ve uzun soluklu bir mücadeleyi zorunlu kılıyor. Tam da bu ihtiyaca cevap olarak 2020 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan Columbia Climate School, yalnızca akademik değil; aynı zamanda uygulamalı, adalet odaklı ve toplumsal dönüşüme açık bir iklim eğitimi modelini hayata geçirdi.

Columbia Üniversitesi bünyesinde kurulan bu okul, sadece bir yüksek lisans programı değil; aynı zamanda küresel ölçekte çözüm üreten araştırma merkezleri, karar alıcılara rehberlik eden analiz birimleri, yenilikçi projeler ve halkla etkileşim halinde sürdürülebilirlik odaklı bir eğitim vizyonudur. Üç temel sütun üzerine inşa edilen bu model — Yer Sistemleri ve Sürdürülebilirlik, Sosyal Sistemler ve Adalet, Eylem için Analitik Bilgi — iklim krizine karşı bütüncül bir yaklaşımı temsil eder.

Columbia Climate School’un en dikkat çeken yönlerinden biri de yalnızca üniversite sınırlarında kalmayan etki gücüdür. Örneğin, tarımda dönüşüm, kentlerde iklim direnci, enerji geçişi, su kaynaklarının korunması, afetlere hazırlık gibi konularda çok sayıda aksiyon odaklı iş birliği yürütmektedir. Eğitimde ise yalnızca mezuniyet sonrası değil, öğretmen eğitiminden çocuklara yönelik atölyelere kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.

Bizler de Türkiye’de, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sunmak amacıyla İklim Okulu girişimini aynı ilhamla kurduk. www.iklimokulu.com adresi üzerinden faaliyet gösteren İklim Okulu, Columbia modelini yerel dinamiklerle buluşturarak hem akademik hem toplumsal dönüşüm hedefleyen bir yapıya sahiptir.

İklim Okulu olarak biz de:

• Çocuklardan yetişkinlere kadar her yaş grubuna yönelik iklim okuryazarlığı atölyeleri düzenliyoruz.
• Yerel yönetimlere ve kurumlara iklim eylem planları (SECAP) oluşturma süreçlerinde rehberlik ediyoruz.
İklim adaleti, yeşil girişimcilik, döngüsel ekonomi ve afet direnci gibi başlıklarda eğitici içerikler geliştiriyoruz.
• STK’lar ve okullarla birlikte iklim temalı projeler yürütüyor, saha temelli gönüllülük çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
• Sosyal medya ve podcast yayınlarıyla, iklim krizine karşı farkındalığı artırmak için halkla doğrudan iletişim kuruyoruz.

Bizim için iklim eğitimi sadece bilimsel bilgi aktarmaktan ibaret değil; aynı zamanda bir yaşam biçimini yaygınlaştırmak, dayanışmayı artırmak ve ekolojik hassasiyetle yeni bir gelecek inşa etmektir.

Tıpkı Columbia Climate School gibi, İklim Okulu da sadece bugünü değil, yarını da düşünenlerin adresi olmak istiyor. Bilgiyle, inançla, bilimle ve umutla.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi & İklim Okulu Kurucusu



İklim Değişikliğine Dirençli Kentler İçin 5 Kritik Adım

Değerli İklim Dostları,

Sel baskınlarıyla boğuşan caddeler, aşırı sıcaklarda kavrulan beton yığınları, kuraklıkla susuz kalan mahalleler… İklim krizi artık şehirlerimizin kapısını çaldı. Peki, biz bu gerçekle yüzleşmek yerine hâlâ “yıkılıp yeniden yapmak” gibi modası geçmiş bir anlayışla mı hareket edeceğiz? Hayır. Çözüm, “iklim dirençli kent” olmanın yolunu bilmekten geçiyor.

İklim Dirençli Kent Nedir?

Bir şehri, selin yıkamadığı, sıcağın kavurmadığı, kuraklığın susuz bırakmadığı bir yapıya dönüştürmek demektir. Ancak bu, beton duvarları yükseltmekle değil; doğayla uyumlu tasarım, bilimsel planlama ve toplumsal dayanışmayla mümkündür.

Örneklerle Açıklayalım:

  • Amsterdam: Su baskınlarına karşı yüzen evler ve suyu emen yeşil çatılar.

  • Kopenhag: Bisiklet yolları ve yağmur suyu yönetimiyle Avrupa’nın en dirençli şehirlerinden biri.

  • İstanbul: Peki ya biz? Dere yataklarına inşaat yapıp sonra sel felaketlerine şaşırmak yerine, doğal su kanallarını koruyabilir miyiz?

Bir Kent Nasıl Dirençli Olur?

  1. Yeşil Altyapı: Betonla değil, toprakla nefes alan şehirler. Her park, bir sel emici; her ağaç, bir klima görevi görmeli.

  2. Suyla Barışık Tasarım: Yağmur suyunu depolayan, dere yataklarını işgal etmeyen, kuraklığa hazırlıklı bir su politikası.

  3. Enerji Çeşitliliği: Güneş panelleri, rüzgar tribünleri ve enerji verimli binalarla şebekeye bağımlılığı azaltmak.

  4. Toplumsal Katılım: Belediyelerin “Biz yaptık oldu” anlayışı yerine, halkın fikrini alan, yerel çözümlere dayanan projeler.

  5. Afete Hazırlık: Erken uyarı sistemleri, acil toplanma alanları ve iklim göçüne karşı sosyal politikalar.

İklim Okulu’nun Vizyonu: Dirençli Topluluklar

Biz, İklim Okulu olarak, şehirlerin sadece binalardan ibaret olmadığını biliyoruz. Bir kentin direnci; orada yaşayan insanların bilinci, yerel yönetimlerin sorumluluğu ve doğayla kurulan dengedir. Bu yüzden:

  • Belediyelerle SECAP (Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı) iş birlikleri yapıyoruz.

  • Yeşil çatılar, yağmur bahçeleri gibi doğa temelli çözümlerin eğitimlerini veriyoruz.

  • “İklim okuryazarlığı” ile karar vericileri ve vatandaşları bilinçlendiriyoruz.

Son Söz: Direnç, Teslim Olmamaktır

İklim dirençli kent, felaketleri önlemez; onlarla yaşamayı öğretir. Bugün İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de atılacak her akılcı adım, yarın çocuklarımıza bırakacağımız en değerli mirastır.

Unutmayalım: Dirençli kentler, doğayla savaşmayı değil, onunla uyum içinde yaşamayı seçenlerin eseridir.

"İklim dirençli kent nedir?", "Şehirler iklim değişikliğine nasıl hazırlanmalı?" ve "Sürdürülebilir kentler için neler yapılabilir?" gibi sorular, günümüzde yerel yönetimlerden vatandaşlara kadar herkesin aradığı kritik başlıklar haline geldi. Bu yazımızda, iklim krizinin kentsel etkilerine karşı dirençli şehirler inşa etmenin bilimsel yöntemlerini, dünyadan ve Türkiye'den somut örneklerle açıkladık. Amacımız, yalnızca farkındalık yaratmak değil; aynı zamanda "SECAP eylem planları", "yeşil altyapı çözümleri" ve "karbon nötr şehirler" gibi anahtar kelimelerle bu arayışlara yanıt vermekti. İklim Okulu olarak, dirençli topluluklar için bilginin gücüne inanıyoruz. Eğer siz de "İklim dostu bir kent mümkün mü?" diye soruyorsanız, bu içerik tam size göre!

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – İklim Okulu Kurucusu



İKLİM PODCAST

 YEŞİL GİRİŞİMCİ SAHRA AYDIN İLE İLHAM BULUŞMASI 🌿

İklim kriziyle mücadelede sadece teknolojik çözümler değil, toplumsal dönüşüm de gereklidir. Bu dönüşümün en güçlü araçlarından biri ise: gönüllülük temelli girişimcilik.

İklim Okulu Podcast serimizin bu özel bölümünde, yeşil girişimci Sahra Aydın bizlerle!

📌 Sahra Aydın, hem Türkiye'de hem de uluslararası platformlarda kazandığı tecrübeleri dinleyicilerle paylaşacak.
📌 Gönüllülüğün yalnızca bir yardım eylemi değil; nasıl güçlü bir sosyal etki modeli olduğunu örneklerle anlatacak.
📌 Gençler, çevreye duyarlı girişimciler ve sivil toplum alanında ilerlemek isteyen herkes için ilham verici bir yol haritası sunacak.

Bu yayında, iklim değişikliği ile mücadelede bireysel çabanın nasıl toplumsal dönüşüm başlattığını birlikte keşfedeceğiz.

📅 Tarih: 12 Mayıs 2025, Pazartesi
🕗 Saat: 20.00 – 21.30
📍 Platform: Zoom üzerinden canlı yayın

🌱 Katıl, ilham al, harekete geç!



MODEL FABRİKA NEDİR? ÜRETİMİN GELECEĞİ

MODEL FABRİKA: YALINLIĞIN VE VERİMLİLİĞİN YENİ ADRESİ

Değerli dostlar,

Bugün size, son dönemde özellikle sanayi ve üretim sektöründe sıkça duyduğumuz bir kavramdan söz etmek istiyorum: Model Fabrika.
Peki, nedir bu model fabrika? Basitçe söylemek gerekirse, iş süreçlerinin sadeleştirilmesi, israfın azaltılması ve verimliliğin artırılması amacıyla kurulan, gerçek üretim ortamında öğrenme ve uygulama imkanı sunan bir merkezdir.

Model fabrikalar, yalın üretim felsefesiyle çalışanların ve yöneticilerin becerilerini geliştirmesine, işletmelerin daha rekabetçi hale gelmesine ve sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesine katkıda bulunur. Şimdi biraz detaylarına bakalım.

YALIN FELSEFEYİ ANLAMAK
Model fabrikanın temelinde “yalın felsefe” yatar. Yani, her türlü israfı (maliyet, zaman, enerji, malzeme, iş gücü) ortadan kaldırmak, sadece katma değer üreten sürece odaklanmak. Burada temel soru şudur: “Bu faaliyet gerçekten müşteriye değer katıyor mu?” Katmıyorsa, sadeleştirilmeli ya da ortadan kaldırılmalıdır.

3 BOYUTTA GÖRMEYİ ÖĞRENMEK (İSRAF YÜRÜYÜŞÜ)
Model fabrikalarda katılımcılar, üretim hattında bir gözlem yürüyüşüne çıkarılır. Amaç; üç boyutta — kalite, maliyet ve teslimat süresi — hangi aşamalarda israf ve verimsizlik olduğunu gözle görmektir. Bu yürüyüş, işletme körlüğünün önüne geçer ve sorunları “yerinde” tespit etmeyi öğretir.

STANDARTLAŞTIRILMIŞ İŞ
Süreçleri yalınlaştırmanın ve iyileştirmenin yolu, her işin bir standardının olmasıdır. Standartlaştırılmış iş, hem kalitenin hem de hızın anahtarıdır. Model fabrikada öğrenilen bu yaklaşım, işletmelerde değişkenliği azaltır ve tekrarlanabilir başarı sağlar.

5S – ÇALIŞMA ALANI ORGANİZASYONU
Birçok kişi 5S’yi sadece masa üstü temizliği sanır, oysa bu yöntem iş güvenliğinden hız artışına kadar geniş bir yelpazede etki yaratır. 5S şunları içerir: Seiri (Ayıklama), Seiton (Düzenleme), Seiso (Temizlik), Seiketsu (Standartlaştırma), Shitsuke (Disiplin). Model fabrikada bu yöntemle atölye düzeninin nasıl optimize edileceği öğretilir.

HÜCRE TASARIMI
Son olarak, model fabrikalarda öğretilen en güçlü tekniklerden biri hücre tasarımıdır. Üretim hattındaki makinelerin, ekipmanların ve işçilerin konumlandırılması, ürün akışını hızlandırır, gereksiz hareket ve bekleme sürelerini ortadan kaldırır. Doğru hücre tasarımı, hem zaman hem maliyet tasarrufu sağlar.

SONUÇ OLARAK: MODEL FABRİKALAR BİR OKULDUR
Model fabrikaları yalnızca bir üretim alanı değil, aynı zamanda bir okul olarak görmek gerekir. İşletmeler burada öğrenir, uygular ve dönüştürür. İklim Okulu gibi sürdürülebilirlik odaklı oluşumlar için bile bu tür yalınlık ve verimlilik prensipleri önemli bir rehber olabilir.

Daha az kaynakla daha çok değer üretmek, yalnızca bir rekabet meselesi değil; gezegenimizin geleceği için de bir zorunluluktur.

Bu yazımda, “İş Süreçlerinde Verimlilik İçin Model Fabrika”, “Yalın Felsefe ve Model Fabrika Uygulamaları”, “5S Yöntemi, Hücre Tasarımı ve İsraf Yürüyüşü Nedir?”, “Model Fabrikalar ile İşletmelerde Dönüşüm” konularını ele almaya çalıştım; yalın düşüncenin nasıl verimlilik sağladığını ve işletmelerde dönüşümü nasıl desteklediğini aktardım.

Sevgiyle ve verimlilikle kalın.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu


Sanayide Yeşil Dönüşüm Nedir? Adım Adım Uyum Süreci

Değerli dostlar,

Çevresel sürdürülebilirlik artık sadece bir ideal değil; sanayi dünyası için bir zorunluluk. Hem çevresel hem ekonomik riskleri minimize etmek hem de küresel rekabette yerimizi korumak için yeşil dönüşüm şart.

İşte bu noktada karşımıza çıkan temel yapı taşlarından biri de “Sanayide Yeşil Dönüşüm” yaklaşımıdır.

Neden Yeşil Dönüşüm?

• Kaynakların verimli kullanılması,
• Emisyonların azaltılması,
• Sıfır atık ve döngüsel ekonomi ilkeleriyle üretim yapılması,
• AB Yeşil Mutabakatı ve ulusal karbon düzenlemeleriyle uyumlu hale gelinmesi,
şirketlerin geleceğe hazırlanmasında belirleyici rol oynar.

Sektörel Mevcut En İyi Teknikler (BAT) Tebliğleri

Sanayide yeşil dönüşüm yalnızca bir vizyon değil; aynı zamanda teknik ve yasal bir zorunluluktur. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan “Sektörel Mevcut En İyi Teknikler (BAT) Tebliğleri” bu dönüşümde rehber niteliğindedir.

Her sektör için ayrı ayrı belirlenen bu en iyi teknikler, enerji verimliliğinden emisyon kontrolüne kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Sanayi kuruluşları artık yalnızca üretimi değil, üretimin çevresel etkilerini de yönetmekle yükümlüdür.

Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği

1 Kasım 2023 itibarıyla yürürlüğe giren “Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği” ile sanayi tesisleri için yeni bir dönem başladı. Bu yönetmelik, sanayi kaynaklı çevresel etkilerin azaltılması ve izlenebilirliğin sağlanmasını hedefliyor.

Bu çerçevede tesisler:
• En iyi mevcut teknikleri uygulamakla yükümlü,
• Emisyon verilerini düzenli olarak raporlamak zorunda,
• İzin süreçlerinde çevresel performanslarını belgelendirmek mecburiyetindedir.

Sanayiciler için çevresel uyum süreçleri, günümüzde yalnızca bir yük değil aynı zamanda bir rekabet avantajı hâline gelmiştir. Özellikle "Endüstriyel Emisyon Yönetimi ve En İyi Teknikler (BAT)", "Sanayi Tesisleri İçin Yeşil Mutabakat Uyum Rehberi", "Sürdürülebilir Sanayi: Yeşil Dönüşüm Zorunluluğu" ve "Yeşil Üretim İçin BAT Tebliğleri ve Yeni Yönetmelikler" gibi başlıklar, bu dönüşümün en çok merak edilen konularıdır. Bu yazımızda, bu başlıklar etrafında şekillenen kritik sorulara yanıt verdik ve sanayi kuruluşlarının iklim politikalarına nasıl uyum sağlayabileceklerine dair yol haritası sunduk.

Sonuç olarak: Yeşil Dönüşüm Gecikmeden Başlamalı

İklim Okulu olarak biz, sanayi kuruluşlarının bu dönüşüm sürecinde yalnız bırakılmaması gerektiğine inanıyoruz. Teknik eğitimler, SECAP danışmanlığı, emisyon yönetimi eğitimi ve sürdürülebilir üretim rehberliği konularında desteğe hazırız.

Çünkü temiz üretim, yalnızca çevre için değil; rekabet için de vazgeçilmezdir.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



İklim İçin Dayanışma: Yurttaş Kooperatif Modeli

Değerli dostlar,

Dünyada sosyal dayanışma ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri olan kooperatifler, bireylerin yalnızca tüketici değil; aynı zamanda üretici, karar verici ve çözüm ortağı olmalarını sağlar. Özellikle iklim, çevre ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda ortaklaşa hareket etmenin önemi gün geçtikçe artarken, yurttaş kooperatifleri bu boşluğu dolduracak en demokratik modellerden biri olarak öne çıkıyor.

YURTTAŞ KOOPERATİFİ NEDİR?

Yurttaş kooperatifleri, bireylerin gönüllü ve eşit katılımıyla kurulan, kar amacı gütmeyen, toplumsal fayda odaklı girişimlerdir. Üyeleri tarafından yönetilen bu yapılar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel sorumlulukları da üstlenir. Bu model, hem kırsalda hem şehirde aktif yurttaşlığın güçlendirilmesini hedefler.

KOOPERATİFÇİLİĞİN AVANTAJLARI NELERDİR?

Dayanışma: Bireylerin tek başlarına başaramayacakları işleri birlikte başarabilmelerine olanak tanır.
Katılım: Her üyenin eşit söz hakkı olur; yönetim, denetim ve karar alma süreçlerine doğrudan katılım sağlanır.
Adil paylaşım: Gelir ve kaynakların daha adaletli bir şekilde dağıtılması sağlanır.
Sürdürülebilirlik: Uzun vadeli çevresel ve toplumsal fayda göz önünde bulundurularak hareket edilir.
Yerel kalkınma: Yerel bilgi, üretim ve yeteneklerin değer kazanmasına olanak sağlar.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ YOLA ÇIKIYOR!

İklim Okulu olarak sürdürülebilir yaşamı yalnızca anlatmakla kalmıyor, onu birlikte inşa etmek için harekete geçiyoruz. Bu amaçla İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kurulması için çalışmalarımıza başladık.

Yurttaş Kooperatifi, çevreye duyarlı bireylerin bir araya gelerek;

• Doğa dostu ürünlerin üretimi ve satışı,
• İklim eğitimi, danışmanlık ve farkındalık hizmetleri,
• Yeşil girişimcilik destekleri,
• Ortak sosyal projeler ve yerel dayanışma faaliyetleri
gibi birçok alanda faaliyet göstereceği bir yeşil kooperatif modeli olacaktır.


İnsanlar bugünlerde sıkça şu soruları soruyor: “Yurttaş Kooperatifi nedir?”, “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi kuruluyor mu?”, “Sürdürülebilir gelecek için gerçekten kooperatif zamanı mı?”, “Yeşil dönüşümde birey olarak nasıl yer alabilirim?”, “Kooperatifçilikle iklim dostu bir yaşam mümkün mü?

Bu sorular, yalnızca bilgi arayışı değil; aynı zamanda değişimin habercisi.

İklim Okulu olarak biz de tam bu noktada harekete geçiyoruz. “İklim Okulu Yurttaş Kooperatifi” için hazırlıklarımız başladı. Sürdürülebilirlik, dayanışma ve yerelden kalkınma ilkeleriyle şekillenen bu yapı, yalnızca bir ekonomik model değil; aynı zamanda bir topluluk modeli olacak.

İKLİM OKULU YURTTAŞ KOOPERATİFİ KURULUYOR: ORTAK AKILLA, ORTAK GELECEK İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM..

Bu hayalin bir parçası olmak, ortak üretmek, kooperatifçilik hakkında danışmanlık ve mentörlük almak isteyen herkes bizimle iletişime geçebilir.

📧 iklimokulu@yandex.com

İklim dostu, eşitlikçi ve dayanışmacı bir gelecek için ilk adımı birlikte atalım.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu




Küresel Isınma İçin Güçlü Sloganlar (Görselli)

 • Gezegen ısınıyor, hepimiz terliyoruz!

• Geleceğin için bugün tercih yap!
• Buzullar eriyor, vicdanlar donuyor!
• Tek bir dünya, tek bir şans!
• Küresel ısınma durmazsa biz dururuz!
• Karbonu azalt, umudu çoğalt!
• Bugün değiş, yarın kazan!
• Gezegen yanıyor, seyirci kalma!
• B planı yok, çünkü başka dünya yok!
• Doğa konuşamaz, sen konuş!
• Gelecek için bugün harekete geç!
• Isınan dünya, azalan umut!
• Bugün tercih, yarın sonuç!
• Karbon ayak izini sil!
• Küresel ısınmaya hayır, yeşil geleceğe evet!
• Küresel ısınma gerçek, harekete geç!
• Isınmayı durdur, geleceği kurtar!
• Doğa sana güveniyor!
• İklim değişir, sen değiş!
• Gelecek için karbonu azalt!
• Yeşil hareket, temiz gelecek!
• Karbonu değil, çözümleri yükselt!
• Bugün önlem al, yarın rahat et!
• Ağaç dik, ısınmayı durdur!
• İklimi koru, dünyayı koru!
• Küresel ısınma kader değil!
• Küçük adımlar, büyük farklar!
• Dönüşümü başlat, ısınmayı durdur!
• Isınma sorunu, ortak sorumluluk!
• Çocukların için değiş!
• Daha az karbon, daha fazla gelecek!
• Buzullar için ses ver!
• Gezegeni koru, geleceği koru!
• Doğa bizsiz iyileşir, biz doğasız kaybederiz!
• Küresel ısınma beklemez!
• Enerjiyi değil, alışkanlıkları değiştir!
• Bugün kurtar, yarın umut et!
• Dünyayı ısıtma, kalbini ısıt!
• Fosil yakıtlara elveda!
• İklim krizi, çözüm bekliyor!
• İklim için dirençli ol!
• Gelecek için karar ver!
• Bugün yeşil, yarın temiz!
• Temiz enerji, temiz dünya!
• Küresel ısınmayı yavaşlat!
• Karbon ayak izine veda et!
• Doğa için adım at!
• Gezegen için değiş!
• Küresel ısınma durursa, yaşam devam eder!
• Hep birlikte daha soğuk bir dünya!



GENÇ İKLİMDAŞLAR KAMPI

Genç İklim Savunucuları İçin Kamp Zamanı: ÇADIRINI KAP GEL!

Yer: Zonguldak, Karaman Ormanlık Kamp Alanı
Tarih: 12–13 Temmuz 2025
Katılımcı Profili: 18–35 yaş arası gençler (çevreye duyarlı, kampçılık ve iklim konularına ilgi duyan)
Katılım Şartı: Çadırını kap gel! (Karavanla gelenler için park alanı mevcuttur.)

🌿 KAMPIN AMACI
Genç İklim Kampı, iklim değişikliği ve çevre sorunlarına gençlerin bakışını derinleştirmek, onları bilinçlendirmek ve doğada ortak bir dayanışma ortamı oluşturmak için düzenleniyor. İki gün boyunca doğayla iç içe öğrenme, paylaşma ve birlikte çözüm üretme imkanı sunuyor.

🌿 KAMP PROGRAMI

1. Gün
• Açılış ve Tanışma Çemberi
• “İklim Krizi ve Gençlik: Sorunlar ve Çözümler” atölyesi
• Çevre temizliği ve orman gönüllülüğü faaliyeti
• Akşam kamp ateşi: İklim hikayeleri paylaşımı

2. Gün
• Sabah spor ve nefes egzersizi (gönüllü eğitmenle)
• “Sıfır Atık Kampçılık ve Doğa Dostu Yaşam” eğitimi
• “Genç İklim Savunucuları: Nasıl Etkili Oluruz?” paneli
• Veda pikniği

🌍 KATILIMCILARA SAĞLANACAKLAR
• Kamp alanı ve karavan park yeri
• Ortak kamp ateşi ve mutfak alanı
• Ortak su kullanım noktaları

📬 BAŞVURU ve İLETİŞİM
Etkinliğe katılmak isteyenler iklimokulu@yandex.com adresine isim, yaş ve iletişim bilgilerini yazarak başvurabilir.
Ortak bir ücret belirlenerek toplanacaktır.
Son başvuru: 30 Mayıs 2025

Birlikte öğrenelim, birlikte güçlenelim! Çünkü iklim mücadelesi, gençlerle daha güçlü.


YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ: TÜRKİYE VE DÜNYADAN İLHAM VERİCİ BAŞARI HİKAYELERİ

TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN YEŞİL GİRİŞİMLERE ÖRNEKLER

1. Biolive

  • Alan: Biyoplastik Üretimi

  • Faaliyet: Zeytin çekirdeklerinden biyolojik olarak parçalanabilen plastik üretiyor. Petrol bazlı plastiklere alternatif üretiyor ve çevreye zarar vermiyor.

2. Fazla Gıda

  • Alan: Gıda Atığı Yönetimi

  • Faaliyet: Restoran, market ve otellerde oluşan fazla gıdaları ihtiyaç sahiplerine yönlendirerek gıda israfını azaltıyor. Dijital platform üzerinden atık yönetimini kolaylaştırıyor.

3. İklim Okulu

  • Alan: Sürdürülebilirlik ve İklim Eğitimleri

  • Faaliyet: Toplumda iklim farkındalığını artırmak için eğitimler, atölyeler, danışmanlık hizmetleri ve projeler sunarak bireylerin, kurumların ve yerel yönetimlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor.

4. Tarla.io

  • Alan: Dijital Tarım

  • Faaliyet: Çiftçilerin verimli tarım yapmasını sağlayan akıllı tarım sistemleri ile toprak analizi, hava durumu takibi ve sulama yönetimi sağlıyor.

5. Reengen

  • Alan: Enerji Verimliliği

  • Faaliyet: Binaların enerji tüketimini yapay zekâ destekli izleyerek analiz ediyor ve verimlilik artışı sağlıyor.

DÜNYADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR YEŞİL GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda İsrafını Önleme

  • Faaliyet: Restoranlar ve kafelerdeki fazla yiyecekleri uygun fiyatla tüketicilere ulaştırıyor.

2. Tesla (ABD)

  • Alan: Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji

  • Faaliyet: Elektrikli otomobiller, güneş enerjisi sistemleri ve enerji depolama çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın öncüsü.

3. Climeworks (İsviçre)

  • Alan: Karbon Yakalama ve Depolama

  • Faaliyet: Doğrudan havadan karbon dioksit yakalayıp yer altına depolayan tesisler geliştiriyor.

4. Lufa Farms (Kanada)

  • Alan: Kentsel Tarım

  • Faaliyet: Şehirlerin çatılarına kurdukları seralarla, organik ve sürdürülebilir tarımı şehrin merkezine getiriyorlar.

5. Solar Foods (Finlandiya)

  • Alan: Alternatif Gıda Üretimi

  • Faaliyet: Havadan ve elektrik enerjisinden yüksek protein içeren gıdalar üretiyor. Tarım arazisi ve su kullanımına ihtiyaç duymayan yenilikçi gıda üretimi sağlıyor.

YEŞİL GİRİŞİMLERDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Yeşil girişimler yalnızca doğaya katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik değer üretir, toplumda bilinç oluşturur ve yeni istihdam alanları açar. (Yeşil Girişim Nedir?)

Bu örneklerden hareketle, Türkiye'de yeşil girişimciliği teşvik etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

İklim Okulu olarak, yeşil girişimcilerin mentörü ve destekleyicisi olmaya devam ediyoruz. Eğer siz de yeşil bir girişim fikrine sahipseniz, birlikte geliştirelim!



Neden Yağmursuyu Hasadı Yapmalıyız? 5 Kritik Sebep

YAĞMURSUYU HASADI NEDİR?

Yağmursuyu hasadı, yağmur sırasında yüzeylere düşen suyun biriktirilerek yeniden kullanılmasını sağlayan, basit ve etkili bir su yönetim yöntemidir. Temel olarak, çatı gibi yüzeylerden akan yağmur suyunun çeşitli depolama yöntemleri ile toplanıp muhafaza edilmesi esasına dayanır. Bu yöntem, toplanan suyun daha sonra sulama, temizlik ve evsel kullanım gibi çeşitli alanlarda yeniden değerlendirilmesini sağlar.

Yağmursuyu hasadı için kullanılan sistemler genellikle şu bileşenlerden oluşur:

• Çatı veya toplama yüzeyi
• Oluklar ve borular (iletim kanalları)
• Filtreler (yaprak ve kaba kirleri ayırmak için)
• Depolama tankları veya sarnıçlar
• Pompa ve dağıtım sistemleri

NEDEN ÇOK GEREKLİDİR?

Yağmursuyu hasadının gerekliliğini birkaç temel başlıkta ele alabiliriz:

  1. Su Tasarrufu ve Su Krizine Karşı Önlem
    Günümüzde temiz su kaynakları hızla azalmakta ve küresel su krizleri ortaya çıkmaktadır. Yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna olan bağımlılığı azaltarak önemli ölçüde su tasarrufu sağlar. Özellikle Türkiye gibi su kaynakları sınırlı ülkelerde, bu yöntem giderek önem kazanmakta, su tüketimini daha sürdürülebilir hale getirmektedir.

  2. Çevresel Sürdürülebilirlik
    Yağmursuyu hasadı, suyun doğal döngüsüne katkıda bulunarak yeraltı su rezervlerinin yenilenmesini destekler. Aynı zamanda sel ve taşkın riskini azaltır, erozyonun önüne geçer ve kentlerde betonlaşmanın etkisini azaltarak daha yeşil, çevre dostu bir yaşamı teşvik eder.

  3. Ekonomik Tasarruf
    Uzun vadede yağmursuyu hasadı, şebeke suyuna harcanan maliyetleri düşürerek ekonomik tasarruf sağlar. Bahçe sulama, araç yıkama, ev temizliği ve tuvalet rezervuarlarında kullanılan su miktarının azalması, su faturalarında ciddi bir düşüş yaratır.

  4. Enerji Tasarrufu
    Yağmursuyu hasadı, şebeke suyu sistemlerine enerji harcanmasını azaltır. Merkezi su şebekelerinin suyu arıtma, pompalama ve dağıtma süreçlerinde tükettiği enerji miktarı azalır, böylece karbon ayak izi küçülür.

  5. Yerel ve Merkezi Sistemlere Destek
    Yerel düzeyde yapılan yağmursuyu hasadı, merkezi altyapı yükünü hafifleterek belediye ve kamu kurumlarına ekonomik ve operasyonel olarak fayda sağlar. Böylelikle kamu kaynaklarının daha etkin ve sürdürülebilir kullanılmasını sağlar.

Sonuç olarak, yağmursuyu hasadı, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal açılardan da büyük avantajlar sunan, sürdürülebilir bir su yönetim yöntemidir. İklim değişikliği nedeniyle yağışların dengesizleştiği ve kuraklığın arttığı günümüzde, yağmursuyu hasadının yaygınlaştırılması artık bir tercih değil, gerekliliktir.



SOSYAL GİRİŞİM NEDİR? TÜRKİYE VE DÜNYADAN BAŞARI ÖRNEKLERİ

SOSYAL FAYDA VE KÂRIN BULUŞTUĞU YENİ NESİL GİRİŞİMLER

Sosyal Girişim Nedir?

Sosyal girişim, sosyal veya çevresel sorunlara yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla kurulan, ticari faaliyetleri kullanarak kâr eden ancak bu kârı öncelikle sosyal faydaya dönüştüren girişimlerdir. Sosyal girişimler, kâr elde etmeyi hedeflemekle birlikte temel amaçları toplumda olumlu bir etki yaratmak ve sosyal değişimi desteklemektir. Kazandıkları geliri yeniden yatırıma dönüştürerek, topluma ve çevreye katkıda bulunurlar.

Sosyal Girişimlerin Temel Özellikleri:

  • Sosyal ve çevresel amaçlar önceliklidir.

  • Finansal sürdürülebilirliği sağlarlar; gelirlerini tekrar sosyal fayda için kullanırlar.

  • Yenilikçi çözümler geliştirirler.

  • Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine sahiptirler.

Türkiye’den Sosyal Girişim Örnekleri

1. E-Bursum

  • Alan: Eğitim ve burs platformu

  • Faaliyet: Öğrencilerin burs imkânlarına kolayca ulaşmasını sağlayan dijital platform sunarak, eşit eğitim fırsatları yaratır.

2. BeslerŞifa

  • Alan: Doğal ürünler ve kadın istihdamı
  • Faaliyet: Dezavantajlı kadınların ürettiği bitkisel yağ, merhem ve kremleri tüketiciyle buluşturarak kadınların ekonomik ve sosyal güçlenmesini sağlar.

3. Otsimo

  • Alan: Özel eğitim uygulamaları

  • Faaliyet: Otizmli çocuklar için ücretsiz ve erişilebilir eğitim uygulamaları geliştirerek, özel eğitimde fırsat eşitliğini sağlıyor.

4. Joon

  • Alan: Mülteci kadınların ekonomik güçlendirilmesi

  • Faaliyet: Mülteci kadınları tekstil üretimi alanında eğiterek ekonomik bağımsızlık kazanmalarını sağlıyor ve ürettikleri ürünleri satıyor.

5. Bilge Seramik Sanat

  • Alan: Seramik sanatı ve kadın istihdamı
  • Faaliyet: Dezavantajlı kadınlara seramik üretim eğitimi vererek ürettikleri eserlerin satışıyla ekonomik gelir elde etmelerini ve sosyal entegrasyonlarını güçlendirmeyi amaçlar.

Dünyadan Sosyal Girişim Örnekleri

1. TOMS Shoes (ABD)

  • Alan: Sosyal ayakkabı üretimi

  • Faaliyet: Satılan her çift ayakkabı karşılığında ihtiyaç sahiplerine bir çift ayakkabı bağışlayarak dünyada farkındalık yarattı.

2. Grameen Bank (Bangladeş)

  • Alan: Mikrofinans

  • Faaliyet: Yoksul, özellikle kadın girişimcilere küçük krediler sağlayarak ekonomik bağımsızlık kazanılmasına öncülük etti.

3. Too Good To Go (Danimarka)

  • Alan: Gıda israfını azaltma

  • Faaliyet: Restoran ve kafelerde artan yiyecekleri ucuz fiyatlarla tüketicilere ulaştırarak, gıda israfının önüne geçiyor.

4. The Ocean Cleanup (Hollanda)

  • Alan: Okyanus ve nehir temizliği

  • Faaliyet: Teknolojik sistemler geliştirerek okyanuslarda biriken plastikleri temizliyor ve plastik kirliliğiyle mücadele ediyor.

Sosyal Girişimlerin Önemi ve Geleceği

Sosyal girişimler, sosyal sorunlara yenilikçi çözümler sunmanın yanı sıra ekonomik sürdürülebilirliği ve toplumsal değişimi destekleyen önemli araçlardır. Geleneksel yardım veya bağış yöntemlerinin aksine, sosyal girişimler sürekli finansal sürdürülebilirlik sağlayarak uzun vadede kalıcı çözümler üretirler.

Gelecekte sosyal girişimlerin, küresel sorunların çözümünde kritik roller üstleneceği ve devletler, şirketler ve toplumlar tarafından daha fazla destekleneceği öngörülmektedir.




MAVİ EKONOMİ NEDİR? BAŞARILI MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

MAVİ GİRİŞİM NEDİR?

Mavi girişim, deniz ve okyanus kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanarak ekonomik, çevresel ve sosyal fayda sağlayan yenilikçi iş modellerine verilen isimdir. Bu girişimler, denizlerin sağlığını koruyarak mavi ekonomiyi geliştirir, deniz yaşamını destekler ve aynı zamanda ekonomik değer yaratır. Sürdürülebilir balıkçılıktan deniz teknolojilerine, yosun üretiminden okyanus enerjisine kadar birçok farklı sektörü kapsar.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

TÜRKİYE’DEN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Algaeo

  • Alan: Mikroalg (yosun) üretimi ve biyoteknoloji

  • Faaliyet: Mikroalg üretimiyle gıda, yem, kozmetik ve biyoyakıt sektörleri için sürdürülebilir hammaddeler geliştiriyor.

2. Mare Marine Temiz Deniz Teknolojileri

  • Alan: Deniz temizliği ve atık yönetimi

  • Faaliyet: Deniz yüzeyindeki atıkları temizleyen, sürdürülebilir, güneş enerjisiyle çalışan deniz temizleme araçları geliştiriyor.

3. Akuamaks

  • Alan: Akıllı su ürünleri yetiştiriciliği

  • Faaliyet: Yapay zekâ destekli sistemler ile balık çiftliklerinin verimliliğini artırıp su kalitesini iyileştiren çözümler sağlıyor.

DÜNYADAN MAVİ GİRİŞİM ÖRNEKLERİ

1. Ocean Cleanup (Hollanda)

  • Alan: Okyanus plastik temizliği

  • Faaliyet: Okyanuslardaki plastik kirliliğini temizleyen gelişmiş teknolojiler geliştiriyor ve uyguluyor.

2. Notpla (İngiltere)

  • Alan: Yenilebilir deniz yosunundan ambalaj üretimi

  • Faaliyet: Plastik atıklara alternatif olarak yosun bazlı biyolojik olarak parçalanabilen ve yenilebilir ambalaj ürünleri üretiyor.

3. Sea6 Energy (Hindistan)

  • Alan: Yosundan biyoyakıt üretimi

  • Faaliyet: Büyük ölçekli deniz yosunu çiftlikleri ile biyoyakıt, tarımsal gübre ve biyolojik olarak parçalanan ürünler üretiyor.

4. Orbital Marine Power (İskoçya)

  • Alan: Okyanus ve gelgit enerjisi üretimi

  • Faaliyet: Denizlerdeki gelgit hareketlerinden elektrik enerjisi üreten yenilikçi türbinler geliştiriyor.

MAVİ GİRİŞİMLERİN ÖNEMİ VE GELECEĞİ

Mavi girişimler; okyanusları temiz tutmak, sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek, yenilenebilir enerji üretmek ve deniz ürünlerini sürdürülebilir biçimde geliştirmek gibi çok yönlü faydalar sağlar. Aynı zamanda yeni ekonomik fırsatlar yaratırken istihdamı da artırır.

Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili ülkeler için mavi girişimler, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik kalkınma açısından kritik önemdedir. Bu alanda yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyümesinin anahtarı olabilir.



İKLİM DİRENCİ NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

 İKLİM DİRENCİ NEDİR?

Değerli dostlar,

İklim değişikliği artık uzak bir tehlike değil; hayatımızın içinde, tarımımızda, su kaynaklarımızda ve şehirlerimizde hissedilen bir gerçek. Peki bu değişime karşı sadece tedbir mi almalıyız? Hayır. Asıl hedefimiz iklime dirençli bir sistem kurmak olmalı.

Peki iklime dirençlilik ne demektir?

İklim direnci, bireylerin, toplumların, ekosistemlerin ve ekonomilerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklı hale gelmesi, şoklara ve streslere adapte olabilmesi demektir. Yani sadece zararları azaltmak değil, değişen koşullarda ayakta kalabilmek ve gelişebilmek demektir.

Başka bir deyişle: İklim direnci, geleceğin garantisidir.

NEDEN İKLİM DİRENCİNE İHTİYAÇ VAR? Çünkü:

• Mevsim düzenleri değişiyor,
• Aşırı hava olayları artıyor,
• Kuraklık, sel, orman yangını gibi felaketler artık sıradanlaşıyor.

Eğer şehirlerimizi, tarımımızı, su kaynaklarımızı ve ekonomimizi bu yeni gerçekliğe göre şekillendirmezsek, her yıl daha fazla kayıp vereceğiz.

İKLİM DİRENCİ NASIL SAĞLANIR?

  1. Tarımda Direnç:
    İklime dayanıklı tohumlar geliştirmek, agroekoloji ve permakültür gibi doğa dostu tarım sistemlerini yaygınlaştırmak.

  2. Şehirlerde Direnç:
    Yeşil altyapı (çatı bahçeleri, yağmur bahçeleri gibi), su yönetimi, sıcak hava dalgalarına karşı gölgelendirme sistemleri kurmak.

  3. Enerji Sistemlerinde Direnç:
    Tek bir enerji kaynağına bağlı kalmamak, güneş, rüzgar, biyokütle gibi yenilenebilir kaynakları çeşitlendirmek.

  4. Toplumsal Direnç:
    İklim okuryazarlığını artırmak, yerel halkı karar alma süreçlerine dahil etmek, afet yönetimi ve erken uyarı sistemlerini güçlendirmek.

  5. Ekonomik Direnç:
    Yeşil girişimciliği desteklemek, karbon piyasalarına adapte olmak ve iklim risklerini finansal planlamalara dahil etmek.

İKLİM OKULU’NUN VİZYONU: DİRENÇLİ TOPLUMLAR İklim Okulu olarak biz, sadece bilgi üretmiyoruz. Aynı zamanda bireyleri, kurumları ve şehirleri iklime dirençli hale getirecek eğitimler, projeler ve iş birlikleri geliştiriyoruz.
Çünkü inanıyoruz ki, değişime ayak uyduranlar değil; değişimi yönetenler ayakta kalacak.

SONUÇ: İKLİM DİRENCİ GELECEĞİN DİLİDİR İklim krizi karşısında sadece savunmada kalmak yetmez.
Artık daha dayanıklı, daha esnek, daha uyumlu sistemler kurmak zorundayız.
İklime dirençli olmak; doğaya, topluma ve geleceğe saygı duymanın en güçlü yoludur.

Bugün dirençli olmak için attığımız her adım, yarın umudun yeşermesini sağlayacak.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi – Proje Uzmanı – İklim Okulu Kurucusu



Türkiye İçin Yeşil Ulaşım Rehberi: Norveç Modeli

PETROLDEN ELEKTRİĞE: NORVEÇ MODELİNDEN NE ÖĞRENMELİYİZ?

Değerli dostlar,

Dünyanın en zengin petrol rezervlerinden birine sahip olan bir ülkenin, birkaç on yıl içinde fosil yakıtı terk edip elektrikli araçta liderliğe oynaması…
Bu bize garip geliyor olabilir. Ama Norveç bunu başardı.

2024 yılı itibarıyla satılan her 100 yeni aracın 89’u elektrikli.
Bu bir tesadüf değil, bu bir başarı öyküsü.
Üstelik teknolojik değil, stratejik bir başarı.

Norveç Ne Yaptı da Bu Noktaya Geldi?

  1. Vergileri sıfırladı.
    Elektrikli araçlar ithalat ve satışta KDV'den muaf tutuldu. Bu da EV'leri içten yanmalı araçlardan daha ucuz hale getirdi.

  2. Teşvikleri gündelik hayata entegre etti.
    Otobüs şeritlerini kullanma izni, ücretsiz otopark, köprü ve tünel geçişleri, indirimli feribotlar…

  3. Yenilenebilir enerjiyle altyapı kurdu.
    Norveç'in elektrik üretiminin %98’i hidroelektrikten geliyor. Yani şarj edilen araçların elektriği zaten temiz.

  4. Kamu kampanyalarıyla toplumu dönüştürdü.
    Sadece araç değil, bakış açısı da değişti. Elektrikli araç sahibi olmak statü değil, norm haline geldi.

Asıl Mesele: Mantıklı Olmak

Norveç bize teknolojinin değil, iyi yönetimin, tutarlı politikanın, kararlılığın ne kadar dönüştürücü olduğunu gösteriyor.
Elektrikli araçları "lüks" değil, erişilebilir, avantajlı ve rasyonel bir seçenek hâline getirdiler.

Bugün EV sahibi olmak, sadece çevreci olmak değil; ekonomik, pratik ve mantıklı bir tercih hâline geldi Norveç’te.

Peki Türkiye Bu Modelden Ne Öğrenmeli?

• Sıfır vergi değilse bile, kademeli vergi indirimi sağlanabilir.
• Toplu taşımayla entegrasyon şart: otobüs şeridi, öncelikli park gibi haklar verilebilir.
• Yerli enerji ile çalışan şarj altyapısı yaygınlaştırılmalı.
• EV’lere değil, EV’yi erişilebilir kılacak sisteme yatırım yapılmalı.

Kısacası mesele elektrikli araç üretmek değil, elektrikli araç tercih edilir bir hale getirmek.

SONUÇ OLARAK:

Norveç, petrol zengini bir ülke olarak elektriği seçti.
Çünkü mesele kaynak değil, vizyon.
Onlar iklim kriziyle savaşırken hem çevreyi korudular hem de ekonomilerini yeşil dönüşüme hazırladılar.

Biz de artık şunu sormalıyız:
"Petrole bağlı kalmak mı? Yoksa geleceği bugünden planlamak mı?"

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı