Ad

ekosistem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekosistem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İklim Okulu’nun Simgesi Neden Leylek?

Leylek Neden İklim Okulu’nun Simgesi?

İklim Okulu’nun logosunda yer alan leylek, yalnızca estetik bir kuş değil; aynı zamanda doğa ile insan arasındaki hassas dengeyi temsil eden çok özel bir canlıdır. Leylek, İklim Okulu’nun değerlerini ve vizyonunu taşıyan bir sembol olarak seçilmiştir. Çünkü leylekler, hem doğanın ritmini çok iyi bilen göçmen kuşlardır hem de iklim değişikliğinin en doğrudan etkilediği türlerden biridir.

Göçmen Ruh, Doğayla Uyum

Leylekler her yıl binlerce kilometre uçarak mevsimlere göre göç ederler. Baharın geldiğini müjdeleyen bu zarif kuşlar, insanlık tarihinde daima umut, bereket ve barışın simgesi olmuştur. Ancak son yıllarda değişen iklim koşulları, onların göç yollarını, dinlenme alanlarını ve yaşam sürelerini doğrudan etkiliyor.

İklim Okulu, tam da bu noktada leyleklerle ortak bir anlamda buluşur: iklim değişikliğini erken fark eden, doğayı gözlemleyen, ona göre hareket eden bir bilinç

Ekolojik Denge ve Farkındalık

Leylekler, yaşadıkları çevredeki hava, su ve toprak koşullarına çok duyarlıdır. Bu nedenle bir bölgede leyleklerin varlığı, genellikle o ekosistemin sağlıklı olduğuna işaret eder.
İklim Okulu da bireylerde bu duyarlılığı geliştirmeyi amaçlar. Her çocuğun, gencin ve yetişkinin çevresini tanıması, fark etmesi ve koruması için bilgiyle, deneyimle ve sevgiyle donatılması gerektiğine inanır.

Birleştirici, Gözetici ve Yol Gösterici

Leylekler sadece doğayı değil, kültürleri de birleştirir. Afrika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Anadolu’ya uzanan göç yolları, onları sınırların ötesinde bir doğa elçisi haline getirir. Bu anlamda İklim Okulu da sadece yerel bir hareket değil, küresel iklim sorunlarına karşı geliştirilen bir eğitim ve farkındalık modelidir.

Leylek: Umudun ve Dönüşümün Sembolü

Leylekler geldiğinde doğa canlanır. Baharın gelişini müjdelerler. Onlar, döngüsel yaşamın zarif habercileridir. Tıpkı İklim Okulu’nun da hayatlara dokunarak yeni bir farkındalık mevsimi başlatması gibi…

Bu yüzden leylek, sadece bir logo değil;
İklim Okulu’nun yürüdüğü yolun, taşıdığı umudun ve anlattığı hikâyenin ta kendisidir.

EN BASİT ŞEKİLDE ANLATMAK GEREKİRSE;

Neden Leylek?

İklim Okulu’nun logosunda leylek var çünkü leylekler doğayı çok iyi tanır. Her yıl uzun yolculuklar yaparlar ve hava, yağmur, sıcaklık gibi değişimleri çok iyi hissederler. Yani iklim değişikliğini ilk fark eden canlılardan biridir.

Biz de İklim Okulu olarak, tıpkı leylekler gibi doğayı dinleyen, koruyan ve fark eden çocuklar yetiştirmek istiyoruz. Leylek, hem dostluğu hem de doğaya saygıyı simgeliyor. Bu yüzden İklim Okulu’nun simgesi bir leylek!






2025 Yılı İçin İklim Odaklı Yeşil Girişimciler Aranıyor


 
2025 Yılı İçin İklim Odaklı Yeşil Girişimciler Aranıyor!

📍 Türkiye’nin İklim ve Sürdürülebilirlik Temalı İlk ve Tek İnovasyon Merkezi G-CORE’da yerinizi alın!

İklim Okulu öncülüğünde kurulan G-CORE (Green – Climate Oriented Research & Enterprise),
🌍 Sürdürülebilir şehirler ve doğa dostu yaşam stratejileri doğrultusunda;
🌱 Çevre dostu teknolojiye katkı sunacak,
💡 Toplumsal ve ekolojik sorunlara yenilikçi çözümler geliştirecek girişimcileri destekliyor!


🎯 Peki sizi neler bekliyor?

✅ İklim ve çevre temalı Kuluçka ve Ön Kuluçka Programları
Gerçek çevresel veri ile prototip ve çözüm geliştirme (Açık Veri – Sensör – Harita Entegrasyonu)
Ticarileştirme desteği ve yatırımcı buluşmaları
✅ Atölye çalışmaları, seminerler ve mentorluk ağı
✅ “Deneyimleme Sahnesi” ile ürününü test et, göster ve geliştir


📌 Girişimler, iklim uyumu ve sürdürülebilirlik odaklı 9 ana alanda destekleniyor:

  • 🔹 Doğa temelli çözümler

  • 🔹 Döngüsel ekonomi

  • 🔹 Karbon emisyon azaltımı

  • 🔹 Sıfır atık uygulamaları

  • 🔹 Yenilenebilir enerji çözümleri

  • 🔹 Ekolojik dijital araçlar

  • 🔹 Afet dayanıklılığı

  • 🔹 Yeşil altyapı tasarımları

  • 🔹 Sürdürülebilir tarım ve su yönetimi


🎓 Etki alanını genişletmek, projenle gerçek bir fark oluşturmak ve yeşil girişimcilik ekosisteminin bir parçası olmak istiyorsan, İklim Okulu seni G-CORE’a davet ediyor!


📝 Başvuru için:

📩 Soruların mı var?
📧 bilgi@iklimokulu.com

SON TARİH: 16 MAYIS 2025


💬 Etiketler:

#GCORE #İklimGirişimi #YeşilTeknoloji #İklimOkulu #SürdürülebilirGirişim
#DöngüselEkonomi #YeşilYenilik #İklimİnovasyonu #DoğaTemelliÇözümler
#GreenStartups #EcoInnovation #ClimateImpact #SıfırAtıkTeknolojileri

Marmara’da Müsilaj - Deniz Salyası Planı Tamam, Fakat 1 Madde Unutuldu

 Sevgili Dostlar,

Marmara, yüzyıllardır Türkiye'nin kalbi konumunda olmuştur. Ancak ne yazık ki, bölgedeki endişe verici bir sorun da sessizce devam ediyor: Deniz salyası, deniz müsilajı ya da deniz sümüğü sorunu. Yakın zamanlarda hazırlanan 22 maddelik eylem planını özetleyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, planın hedeflerinin büyük çoğunluğunun %100 başarıyla yerine getirildiğini belirtti. Fakat tek bir eksiklik var; planın beşinci maddesi. Bu madde, Marmara çevresindeki tüm atık arıtma tesislerinin “ileri biyolojik arıtma tesisleri” haline dönüştürülmesini öngörüyordu. Ne var ki, bu dönüşüm gerçekleşmedi. Sonuç olarak, Marmara’nın 40 yıldır atık çamuruyla kirlenmesini sona erdirecek etkili bir adım atılamadı.


Atıksu arıtma tesisinde yönetici olarak çalışmış yüksek çevre mühendisi olarak, böylesine hayati bir çevre sorununun çözümünde tüm sistemin yeniden yapılandırılmasının ne denli önemli olduğunu belirtmek isterim. Atık arıtma tesislerinin modernizasyonu, sadece su kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda deniz ve kıyı ekosistemlerimizi koruyacak. Marmara’da yıllardır süregelen atık çamuru problemi, deniz canlıları, balıkçılık ve hatta turizm gibi sektörlerde ciddi sıkıntılara yol açıyor. Sorunun temelinde ise, planın tek eksik halkası olan beşinci madde yer alıyor. Arıtma tesisi eksikliği.


Günümüze kadar birçok alanda önemli adımlar atılmış olsa da, bu kritik dönüşüm gerçekleştirilemediği için kirlilik temel mesele olarak varlığını sürdürüyor. Yerel yönetimler, çevre kurumları ve ilgili paydaşların daha etkin ve koordineli çalışması gerekiyor. Çünkü bizler, Marmara’nın temiz ve sağlıklı bir gelecek için yeniden doğuşuna şahit olmak istiyoruz. Unutmayalım ki, bu bölge sadece ekonomik açıdan değil, ekolojik ve toplumsal açıdan da Türkiye’nin geleceğini belirleyen önemli bir unsur.


Sevgili dostlar, Marmara’nın sessiz çığlığına kulak verelim. Atık arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmesi, Marmara’nın temizlenmesi ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakılması için elzem. Bu konuda ortak bir bilinçle, kararlı adımlar atmak hepimizin sorumluluğudur. Gelin, Marmara’ya hak ettiği değeri verelim ve kirliliğin zincirini kırarak temiz bir gelecek inşa edelim.

Süleyman Çetin
Yazar - Çizer - Gezer
Çevre Yüksek Mühendisi